17. yüzyılda Osmanlı'da misk, amber ve gül esansı karıştırılarak hamur kıvamına getirilen sabunun birebir meyve boyutlarında şekillendirilmesi ve gerçek meyve renklerine uygun şekilde boyanmasıyla üretilen meyve sabunları, zamanla Osmanlı sarayına, yerli ve yabancı devlet erkanına sunulan değerli hediyeler arasına girmiş ve meyve sabunculuğu Edirne'de çok önemli bir meslek haline gelmiştir.
Esans katılarak üretilen ve ferahlatıcı bir koku yayan bu meyve sabunları halk arasında "mis sabunu" olarak anılmaya başlanmıştır. Edirne Mis Sabunu tarihi boyunca saraydan gelen siparişlerin öncelikli olarak karşılanması gerektiğinden " saray sabunu" olarak anılmıştır, padişahın gerek hijyen gerekse hediye sunmaktaki titizliğinden dolayı ise "padişah sabunu" olarak kaynaklarda geçmektedir.